Ekonomide beklentilerin önemli rolü vardır. Ekonomi teorileri incelenirken adaptif beklentiler ve rasyonel beklentiler hipotezlerini anlatıyoruz. Talebi tüketici beklentileri etkilerken arzı da üretici beklentileri etkiliyor. Bu hafta konumuz beklentilerin ekonomiyi ve enflasyonu nasıl etkileyeceğini konuşacağız.
Ekonomide kişiler geçmişteki deneyimlerini ve mevcut bilgilerini ele alarak beklenti içine girerler. Çoğunluğun beklentileri de ekonomiyi etkiler. Örneğin; hisse senedi alıp satan kişilerin çoğunluğu hisse senedinin fiyatının yükseleceğini düşünürse çoğu yatırımcı bu hisse senedini satın alır ve hisse senedi fiyatı gerçekten de yükselir. Kişiler enflasyonun %X kadar olacağını tahmin ederse firmalar fiyatlarını en az %X kadar artırmaya gayret ederler, tüketiciler de %X kadar fiyat artışına fazla tepki göstermezler. Tüm malların fiyatı %X kadar artmayabilir yani enflasyon %X olmayabilir. Ama beklentilerin enflasyonu etkilediği de bir gerçek... Enflasyon beklentileri yüksek olunca enflasyonu indirmek de kolay olmuyor.
Enflasyon hakkında beklentilerimiz de algılarımız ile yakından alakalıdır. Enflasyon hakkında algılarımızı biraz konuşalım.
Enflasyon, hayat pahalılığı değildir: Bu konuyu geçen hafta okuyucu sorularını cevapladığım yazımda belirtmiştim. Biraz daha açalım. Tüketicilerin refahını sadece gelir etkilemez. Aynı zamanda fiyatlar da etkiler. Önemli olan geliriniz ile ne kadar mal aldığınız önemlidir. Hayat pahalı olduğunda vatandaş geliri ile az sayıda mal satın alabilir. Ama bu enflasyon değildir. Enflasyon fiyatlar genel seviyesinde görülen artıştır, yani enflasyon tüm malların fiyatları yılda ne kadar arttığını gösterir. Örneğin; Fakiristan diye bir ülkede ortalama bir vatandaş ayda 1000 TL kazanıyor ve ekmek fiyatları da 10 TL olsun. Normal vatandaş ayda sadece 100 tane ekmek alabilecektir ve diğer malların da fiyatları yüksek ise hayat pahalıdır. Ama bu enflasyonun yüksek olduğu veya ekmek fiyatının çok yükseldiği anlamına gelmez. Belki de ekmek fiyatı geçen sene de 10 TL idi ve ekmek fiyatı yükselmedi. Diğer malların fiyatlarının da yükselmediğini düşünürsek enflasyon sıfır çıkar. Yani enflasyon sıfırken hayat pahalı olabilir. Enflasyon ile hayat pahalılığının farkını bilmezsek ne olur? Markete gittiğimizde peynir, meyve, sebze, et fiyatlarının yüksek olduğunu görünce bunu enflasyon sanabiliriz.
Fiyatı yükselen malları algılayıp, fiyatı düşenleri algılamamak: Buna psikolojide algıda seçicilik deniyor. Geçen hafta zeytinyağı fiyatlarını söylemiştik. Motorin fiyatları sene başında 40 TL iken şimdi 43-44 TL civarında yani motorin fiyatları %10 bile artmamış. Sene başında internet sitelerinde 3.5 milyona satışa konulan dairenin benzeri şimdi 4.5 milyon. Yani %28 gibi artış görünüyor. Ama “3.8 milyon teklif et, geri çekil. Müteahhit sana geri döner çünkü piyasa durgun” biçiminde söyleyenler var. Eğer doğru ise daire fiyatlarındaki artış daha da düşük. Otomobil alım satımı yapanlar ikinci el otomobil fiyatlarının yükselmek bir yana düştüğünü söylüyorlar. Bir kısım malın fiyatındaki artış yüksek, bir kısım malın fiyatındaki artış düşük oluyor. Ama bunların ortalaması TUİK tarafından son açıklanan verilere göre %48. Fiyatı düşen veya ortalamanın altında artan mallar insanların dikkatini çekmiyor. Ama fiyatı anormal yükselen mallar insanların dikkatini çekiyor. Psikolojide buna “algıda seçicilik” deniyor. Bu nedenle de çoğu insan enflasyonu daha yüksek algılıyor.
Mevsimsellik: Özellikle tarım ürünlerinde fiyatlar diğer mallara göre çok dalgalanır. Örneğin; biz yakın zaman önce tanesi 50 TL’dan palamut balığı aldık. Sonra tanesi 120 TL’dan aldık, sonraki hafta 80 TL fiyatla aldık. 4-5 sene önce patates fiyatları 2 TL’dan 15 TL’ya çıkmıştı. Çünkü patates hasadı yapılan bir ilde hastalık çıkmış ve patates hasadı tahmin edilenden az olmuştu. İki ay sonra başka illerde üretilen patatesler piyasaya çıkınca fiyatlar tekrar 2 TL’ya inmişti. 2 TL’dan 15 TL’ya yükseldiğinde herkes patates fiyatlarını konuşmuştu ama 15 TL’dan 2 TL’ya düştüğünde kimse konuşmadı. Bir önceki paragrafta anlattığım algıda seçicilik söz konusuydu. Patates fiyatı 2 TL’dan 15 TL’ya yükseldiğinde o ayın enflasyonunu artırıcı etkisi olmaktadır. Patates fiyatları 15 TL’dan 2 TL’ye geri geldiğinde ise bu sefer aylık enflasyonu düşürücü etki söz konusu olmaktadır. İnsanlar fiyatı düşen malları görmedikleri için enflasyonu olduğundan yüksek algılamaktadır.
Etki ajanları: Bir de enflasyonu olduğundan yüksek göstermek için uğraşan, didinen kişiler vardır. Bunu siyaset, organize kötülük gibi nedenlerle yapabilmektedirler. Örneğin; İsmini vermeyeceğim bir sanatçı 3-4 sene önce İstanbul’un en lüks semtinde markete gitmiş ve pembe domates fiyat etiketini paylaşmıştı. Biz Kebeci veya Feyyaz marketten 10 TL’ya domates alırken Nişantaşı’nda domatesin fiyatının 100 TL olduğunu öğrenmiştik. Fiyatlar her yerde aynı değildir. Kastamonu’da veya İstanbul’un Mısır çarşısında baharat fiyatı ile Nişantaşı, Etiler, Çankaya gibi semtlerdeki fiyatlar aynı değildir. Çünkü Nişantaşı, Etiler gibi semtlerde marketlerin kiraları daha yüksektir, o semtlerde oturanlar gıda fiyatlarına hassas değildir. Bu nedenle de marketler lüks semtlerde daha yüksek fiyatla mal satarlar. Etki ajanları da enflasyonu olduğundan yüksek göstermek için lüks semtlerden fiyatları sosyal medyadan paylaşabilirler. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, son yıllarda dezenformasyonla mücadele etmektedir.
Bir sene önceki fiyat artışı ile bu sene fiyat artışı aynı değildir: Örneğin; zeytinyağı fiyatı geçen sene çok artmıştı. Bu sene ise hiç artmadı. İki sene önce ikinci el otomobil fiyatları çok yükselmişti ama bu sene fiyatları düştü. Bir ara benzin, motorin fiyatları çok yükselmişti ama bu sene fiyatlardaki artış sınırlı kaldı. İnsanlar fiyatların çok yükseldiği anı hatırlar ama fiyatları durağan olduğu zamanı hatırlayamaz.
Fiyatları düşürmek istemeyen firmalar kampanya yapar, ama kampanyalar da aslında fiyatların düşmesidir: Firma malını satamazsa tüketiciye “fiyatını düşürdü” diye göstermek istemez. Bunun yerine geçici kampanyalar yapar. Bir hafta boyunca malını ucuza satar ve biriken stoklarını eritmeye bakar. Bir hafta sonra fiyatını eski seviyesine çeker ve biraz bekler. Tekrar malını istediği miktarda satamazsa yeni bir kampanya yapar. Bu da aslında fiyat düşüşüdür.
Sonucu kısaca toplayalım. Türkiye’de enflasyonu Türkiye İstatistik Enstitüsü (TUİK) ölçer. 81 ilde bulunan temsilcilikleri aracılığıyla marketlerden, pazarlardan fiyatları toplar ve bu fiyatların artış oranları hesaplanır. Ciddi ve hassas biçimde çalışırlar. Tüketiciler ise algıda seçicilik, kötü niyetli etki ajanları gibi nedenlerle yanlış enflasyon algılarına sahip olabilirler. Ama en güvenilir enflasyon hesaplaması TUİK tarafından yapılmaktadır.
Prof. Dr. Serkan DİLEK
Kastamonu Üniversitesi