Merkez

AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu: “Milli mücadele ruhuyla kaynaşmalıyız”

10 Aralık 1919’da yapılan İlk Kadın Mitingi’nin 104’üncü yılı etkinliğine katılan AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu düzenlenen program sonunda açıklamada bulundu.

Abone Ol

10 Aralık 1919’da yapılan İlk Kadın Mitingi’nin 104’üncü yılı etkinliğine katılan AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu düzenlenen program sonunda açıklamada bulundu.

AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu yaptığı konuşmasında şunları söyledi, “Kastamonu ve Türkiye 104 yıl önce bugün hakikaten çok önemli bir mitinge tanık oldu. Burada Kastamonu’nun Yiğit hanımefendileri, milli mücadele ruhunun ateşlendiği ve tarihe İstiklal Yolu olarak geçen İnebolu, Küre, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Ankara hattının hakikaten tam göbeğinde bütün dünyaya büyük bir mesaj ilettiler ve kadınların merhametini, şefkatini ve barış dilini buradan bütün dünyaya seslendirdiler. Haksız ve hukuksuz yere büyük bir işgale dönüşen Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki bütün o tabloyu ortadan kaldırmanın mücadelesinin müşahadesini ortaya koydular. Bugün de hep beraber değerli Kastamonu milletvekillerimizin ve bu platformu ortaya koyan değerli yönetimin daveti üzerine bizler de 104 yıl önce o ruh ve manayı bugün hep beraber tekrar o günkü metnin hatırlatılması anlamında hep beraber yaşadık ve şairin ifadesiyle kökü mazide olan atıyim dediği gibi geçmişten geleceğe bu mesajı bugün de bizden sonra gelecek nesillere aktarmanın şuuruyla hep beraber buradayız. Tabii bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü aynı zamanda ve Rusya’da Ukrayna’da yaşanan bir savaş var. Gazze'de 400 yıl hizmetkârı olduğumuz ve vatan toprağı itilaz ettiğimiz Gazze'de, Filistin’de hakikaten bugün büyük bir vahşet ve büyük bir katliam var. Dolayısıyla buradan yüreğimiz bu noktada 104 yıl önce çarpan. Kastamonu'nun kadınlarıyla, onların mesajlarıyla hemhal bir vaziyette bugün burada bütün dünyaya bu ruh ve mananın ve şuur'un tekrar ilanı söz konusu. Bizim burada bulunuş amacımız hep beraber “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesinin hayata geçirilmesi. Bunun içinde tabii ki bir Birleşmiş Milletler düzeninin Adalet ve merhamet düzeni ile ikame edilmesi, görüyoruz ki bugün bütün batı medeniyetinin ortaya koyduğu İnsan Hakları öğretisinin Gazze'de toprağa gömüldüğü yerle yeksan olduğu gerçeğidir. Dün emperyalizmin ve siyonizmin yurdumuzu işgaline muhatap olmuştuk ve bir milli mücadele ruhuyla  hakikaten hep beraber millet devlet kaynaşmasıyla Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Kuvayi Milliye ile Milli Mücadele ile bu işgali sona erdirmiştik. 100 yıl önce bizi haritadan silmek isteyenler maalesef bugün iradelerini tevhid ederek Akdeniz'e demirlenmiş durumdalar ve Gazze’yi ablukayla karadan havadan, denizden her taraftan imha etme girişiminde bulunuyorlar. Dolayısıyla İnsan Hakları gününde şunu buradan, Kastamonu’dan ve İstiklal mücadelesinin hakikaten karargâhı olan bu yoldan İnebolu, Küre, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı ve Ankara hattından tekrar dünyaya ilan ediyoruz ki, dün Pax  ottomana Osmanlı barışı olarak tarihe geçen ve Bostan’ın da Kudüs’ünde Sırpların, Hırvatların, Boşnakların da şahit olduğu, Yahudi ve Hıristiyanların da şahit olduğu bu gerçekliği biz bugün Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel kurulunda mütemadiyen ifade ettiği, dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür şiarıyla Pax Türkiye olarak Türkiye barışı önerisiyle bütün insanlığın vicdanı olarak gelin bu İnsan Hakları gününde yepyeni adil ve merhametli bir dünyanın yeni bir nizamı alemin yeni bir küresel düzenin kurulmasına hep beraber liderlik yapalım. İşte Kastamonu'dan yükselen 104 yıl önceki sesle bugünkü ses semada birleşiyor, buluşuyor ve Gazze'ye, Ukrayna’ya dünyanın dört bir tarafına gerçekten adalet düzeninin hakim olması gerektiğini haykırıyor. Biz bu ruh ve mananın içerisinde kendimizi buluyoruz. Bu nedenle buradayız ve ben buraya katılan bütün sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partilerin temsilcilerini, bütün değerli Kastamonu halkımızı ve bu konuda bu ruh ve manayı ilelebet yaşatacak olan çok değerli gençlerimizi tebrik ediyorum. Onların coşkusuna, onların heyecanına, onların idealine bizler de her türlü katkıyı vereceğimizi ifade ediyorum, İnşallah hep beraber yepyeni bir dünyanın kurulumuna şahit olacağız. Bu doğum sancılarını yaşıyoruz. Emperyalizm ve siyonizm kendi maskeli balosunu kendileri ortadan kaldırdılar. Her şeyi açık apaçık bir şekilde ayan beyan oldu ama gerçeğini gerçek insan hak ve özgürlükleri, öğretisini ve uygulamasını ortaya koymuş bir ecdadın torunuyuz. Tam 4 asır, 400 yıl boyunca insanları olduğu gibi kabul ederek hangi dinden, hangi renkten, hangi Irktan olursa olsun hakikaten olduğu gibi kabul ederek, onun temel hak ve özgürlüklerini muhafaza altına almış ve bu şekilde bir arada yaşatma geleneğini başarısını sürdürmüş ve Arnavut Tombi’nin ifadesiyle eflatunun ideal devletini gerçekleştirenler Osmanlı’lardır, Türklerdir sözüne muhatap olmuş bir milletin ahfadı olarak torunları olarak bugün söyleyeceklerimiz dünyaya çok önemli. Türkiye bugün dünyanın vicdanıdır. Bu sesi yükselten Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Dolayısıyla biz millet olarak her zaman zalimin karşısında mazlumun yanında yer aldık, dinini, dilini, ırkını, rengini sormadık, sorgulamadık, bütün mazlumlara kucak açtık. Bugün mazlumların sesi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Türkiye Cumhuriyeti devletidir ve Türk milletidir, işte Kastamonu meydanından bütün dünyaya ifade ettiğimiz bugünün anlam ve önemi bizler açısından bunu ifade etmektedir. Ben bütün bu güzel günü anlamlandıran bütün katılımcılara, bütün heyetimiz adına selam ve hürmetlerimi arz ediyorum. Kendilerine teşekkür ediyorum ve bütün milletimize İstiklal ve İstikbal mücadelesinde Gazze'nin yanında Filistin’in yanında İsrail terörünün karşısında dimdik duran bu sesin mutlaka en büyük zaferleri de insanlığa kazandıracağını, yepyeni bir dünyanın Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye 100 yılı mottosuyla inşallah gerçekleştireceğimizi de tam bir iman ile ifade etmek istiyorum. Bu duygu ve düşüncelerle bugünün yeni bir dönüm noktası olmasını Cenabı Haktan niyaz ediyorum”

(Cengiz MUHZİROĞLU)