Merhaba dostlar.
2023 İstiklal Yolu yürüyüşümüzü de tamamladık hayırlısı ile. Sorunsuz, keyifli ve anlamlı bir yürüyüş oldu.
Başta Sn. Valimiz Avni Çakır Bey’e, Gençlik Spor Müdürümüz Reşat Asrak Bey’e, organizasyonda yer alan tüm Gençlik Spor Müdürlüğü ekibine, İnebolu, Küre, Seydiler Belediye başkanlarımıza, kaymakamlarımıza, halkımıza, sağlık ve emniyet tedbiri alan, Polis, Jandarma, Jak, Umke, Afad ve bir şekilde bu organizasyonun bir noktasında bulunmuş olan kim varsa hepsine yürekten teşekkür ediyorum.
Ve tabi ki en büyük teşekkür YÜRÜYÜŞÇÜLERE...
Özellikle kesintisiz 4 gün boyunca bizimle birlikte yürüyen Sn. Valimizin eşi Kıymetli Bahar Hanımefendiye teşekkür etmemiz gerek. Bu davranış biçimi daha önce şahit olduğumuz bir durum değildir. Halkla iç içe, böylesine anlamlı ancak ciddi derecede de zorlu bir etkinlikte pes etmeden yürüyüşü tamamlamış olmaları çok kıymetli, anlamlı.
Yine yer yer yürüyüşümüze eşlik eden kıymetli Valimiz Avni Çakır Bey’e, İnebolu Kaymakamımız Sn. Ahmet Vezir Baycar’a, Küre Kaymakamımız Sn. Cezmi Kandemir’e, Seydiler Kaymakamımız Sn. Cihat Abukan’a, Devrekani Kaymakamımız Sn. Ahmet Coşkun’a, ve göremediğim, adını yazamadığım kurum amirlerimize yürekten teşekkür ediyorum.
Ve yürüyüş liderimiz, Kadask Kulübümüzün Başkanı Alp Arslan hocama da, oldukça kalabalık olmamıza rağmen etkin grup liderliği için, yürüyüşümüzü keyifli kıldığı için teşekkür ediyorum.
Yıllardır en büyük hayalimden birisi, 9 Haziran etkinliklerini, tüm ilçelerimizle birlikte topyekün Kastamonumuzun organizasyonuyla, ülke çapında anılan bir gün haline getirebilmemiz. İşte bu etkinlikte ben bunun başlangıç adımlarını gördüm sanki. Yürüyüşe birçok ilçmizden önemli sayıda katılım vardı. Tabi bunda Sn. Valimizin etkisi büyük, bu kesin. İnşallah bu anlayış artarak devam eder.
Yine ülkemizin dört bir tarafından bu anlamlı yürüyüşe iştirak eden değerli katılımcılara da teşekkür boynumuzun borcudur.
Bu yürüyüş ile birlikte benim bir bütün halde bu yolu üçüncü yürüyüşüm.
İlk iki yürüyüşe göre oldukça rahat tamamladım.
Hele ayakkabımın tabanlığı delinip sol ayağımda sürtünmeye bağlı su toplaması da olmasaydı, yürüyüş sonrası normal zamanların aksine hiçbirşey hissetmiyor olacaktım. Belki bir nebze yorgunluk olacaktı o kadar.
Tecrübe, zaman ve deneme yolu ile kazanılan bir değer. İlk yürüyüşüm ikincisine, bir ve ikinci yürüyüşüm de üçüncü yürüyüşüme rehber oldu. İnşallah üçü birlikte dördüncü yürüyüşüme rehber olacak.
Uzun yürüyüşlerde en çok dikkat edilmesi gereken konu ayak rahatlığı. Önemli iki kural; Birincisi ayakkabınızın tabanı zemin formunu çok fazla ayağınıza hissettirmeyecek kadar sert olmalı. Rahat olacağı düşüncesi ile altı yumuşak spor ayakkabılar aslında en yanlış tercih. Bir süre rahat yürürsünüz, sonra yürüdükçe yoldaki her bir mini yükseltiyi ayağınız hissetmeye başlar. Sonra da bu çıkıntılar zamanla ayağınızı yavaştan yavaştan törpülemeye.
Diğer konu ise yürüyüş sırasında mümkün olduğunca ayağınızı terden uzak tutmak. Bunun için önerim, bu sene tecrübe ettiğim pudra kullanımı. Neredeyse sıfır ter.
Ter, ihtiva ettiği tuz nedeniyle ayağın ayakkabı içinde sürtünmesi ile birlikte deri tahrişine sebep olan en büyük etken.
Ben bu yürüyüşte bu söylediklerimi birebir uygulayarak deneyimledim. Ayakkabının tabanı sert olduğu için daha kalın silikon bir tabanlık alarak da ayak konforumu korumak istedim.
İlk iki gün neredeyse ayaklarımdam hiçbir rahatsızlığım olmadı. Ancak üçüncü gün sol ayağımın sağ ön tabanında 1 cm çapında bir su toplaması oluştu. Bu arada rahat edeceğim düşüncesi ile aldığım yeni tabanlıkların bu iki gün içinde deforme olduğunu farkettim.
Önemsemedim. Küçük bir pansumanla 4.gün yürüyüşüme devam ettim. Ancak yürüyüşe başladığım andan kısa bir süre sonra su toplayan noktadan yoğun bir acı hissetmeye başladım. O şekilde devam ettim. Birinci yürüyüşten tecrübeliyim. O zaman neredeyse ayak kalmamıştı ortada. Siz eğer acının üzerine gidebilirseniz bir süre sonra alışır ve o acıyı çok fazla duymamaya başlarsınız. Yola devam ettikçe, aynı mız mız çocuklar gibi arada kendini hatırlatmaya çalışarak bir kenara çekilip kalır. Dördüncü gün yürüyüşümü de bu şekilde tamamlayarak hedefe ulaşmış oldum. Gece eve dönüp ayağımı açtığımda gördüğüm şey, yaklaşık dört santim çapında iki kat derinin sıyrılarak bir tarafa toplanmış olduğu idi. Yani bundan sonra diğer koulara ek olarak ayakkabı içerisinde kullanacağım tabanlığa çok dikkat etmem gerektiğini de anlamış oldum...
Evet, “İstiklal Yolu” bizim için maddi ve manevi çok büyük öneme sahip bir değerimiz.
Hedefimiz, Milli Mücadele yıllarımızda bu coğrafyanın insanının İstiklal Yolu’nda gösterdiği çabayı, verdiği emeği en iyi şekilde anlatabileceğimiz bir düzenleme ile bu yolu, 4 mevsim 12 ay yürünebilir hale getirmek olmalı.
Bu konuda Milli Parklarımızın güzel bir çalışması var. Ancak yapılacak da çok iş var. Halk olarak bizler de elimizden geleni yapmalı, kurumlarımıza destek olmalı, en önemlisi de bu konuda ısrarcı bir şekilde talepkar olmalıyız.
Ferdi ya da küçük gruplar şeklinde “İstiklal Yolu”nda yürümenin, faaliyette bulunmanın bazı zorlukları var. Özellikle ana yol geçiş alanlarında güvenlik sorunu var. Mola ve kamp alanlarında düzenlemeye ihtiyaç var. Bu konu mutlaka üzerinde durulması ve çalışılması gereken bir konu, ihmal etmememiz gerekiyor.
Ben İnebolu Belediyemizin desteği ile bir İstiklal Yolu haritası hazırladım. Bu harita bir başlangıç. Çok daha detaylı bir harita ve rehber bir kitap üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Bu sene inşallah bu çalışmayı tamamlayacağım. Bu yolu bizler hep birlikte, kurumlarımızla, özel sektörümüzle, halkımızla anlatmak ve canlandırmak zorundayız.
Buradan açık ve net bir çağrıda bulunuyorum. Kurumlarımıza, iş adamlarımıza ve özellikle sayısı bini bulan STK’larımıza. Lütfen Kastamonu sevginiz artık hamasi nutukların ötesinde eylemsel dokunuşlara dönüşsün. Söz tükendi artık eylem vakti...
Yeniden görüşünceye kadar sağlıkla kalın, hoşçakalın...