Gündem

ADD, ÇYDD ve  Eğitim-İş’ten  100.yıl yürüyüşü

Kastamonu Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Eğitim-İş Kastamonu Şubeleri tarafından Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamak amacıyla Kışla Parkı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirildi.

Abone Ol

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Eğitim-İş Kastamonu Şubeleri tarafından Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamak amacıyla Kışla Parkı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Program kapsamında Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı’na da çelenk sunuldu.

Eğitim-İş Kastamonu Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal, meydanda yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Kanla, irfanla kurulan bağımsız, laik, çağdaş, demokratik Cumhuriyetimiz 100 yaşında! Bu, Türk milletinin en büyük şerefidir. Cumhuriyetimiz 100 yılda nice düşmanlıklara, içten ve dıştan yıkma çabalarına, saldırılara rağmen Türk milletinin gönlünde, dimdik ayakta! Türk milletinin bu en büyük bayramı Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun! Bizlere bağımsız, laik, çağdaş ve demokratik bir cumhuriyet ve bir vatan armağan eden başta Atatürk olmak üzere, bütün mücadele arkadaşlarını, cumhuriyete ve milletimize canla başla emek veren herkesi şükran, minnet, saygı ve rahmetle anıyorum. Sözlerime başlarken, Filistin’de, Filistin’in bir parçası olan Gazze’de ABD ve Avrupa emperyalizminin açık desteği ve onayıyla terör eşliğinde soykırıma varan boyutlarda katliam yapan İsrail saldırganlığını lanetliyorum. Dünyanın ve insanlığın bugün geldiği aşamada hiçbir insani değeri dikkate almayan apaçık bir barbarlık ve vahşet örneğine tanık oluyoruz. Dünyaya insan hakları dersi vermeye kalkan Batılı emperyalizmin ikiyüzlülüğü de iyot gibi açığa çıkmıştır. Vahşete ve barbarlığa, insanlık suçlarına onlar da ortak olmuşlardır. Bugün tanık olduğumuz vahşet ve barbarlığa geçmişte de Türk milleti maruz kalmıştı. Sürüldük, katledildik, yok edilmek istendik. Eğer bugün her şeye rağmen güvenlik içerisinde, bağımsız bir vatanda yaşıyorsak, çağdaşlığın nimetlerinden faydalanıyorsak Atatürk öncülüğünde yürütülen Kurtuluş Savaşımızın kazanımlarının ve Atatürk tarafından kurulup kurucu temelleri belirlenen Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı sayesindedir. Eğer Sevr geçerli olsaydı, Türk milleti, bugün Filistinlilerin yaşadığı felaketin daha ağırını daha önce yaşamış olacaktı. Atatürk’e ve onun mücadele arkadaşlarına ne kadar minnet duysak azdır. Hepinizin çok iyi bildiği bir fotoğraf vardır. “Biz Cumhuriyeti Böyle Kazandık!” O fotoğraf çok şeyi anlatır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu 11 yıl süren kanlı savaşlar silsilesine son verdi. Cumhuriyetin altında Türk milletinin emperyalizme karşı yıllarca pek çok cephede yürütülen kanlı, zorlu, yıkıcı, sürgünler ve kırımlarla dolu bir varoluş mücadelesi, büyük trajediler yatmaktadır. Türk milleti son sığınağının da elinden alınmak istenmesine karşı, Samsun’dan Anadolu’ya geçerek milletin bağrında bir ferd-i mücahit olan Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kenetlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çıkmadan, temelleri çökmüş, ömrünü tamamlamış, boş birtakım sözlerden ibaret kalmış, parçalanmış Osmanlı Devleti, onun istiklâli, padişah, halife, hükûmet yerine “MilIî egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!” düşüncesini olgunlaştırmış, Anadolu’da adım adım bu düşüncesini uygulamıştır. Milli egemenlik ilkesi, milli mücadelenin dayandığı temel ilke olmuştur. TBMM’nin açılması ile egemenlik padişahtan millete geçişmiştir. Kurtuluş ve Kuruluş iç içe geçmiştir. Türk milleti, varlığını ve bağımsızlığını kurtarırken aynı zamanda egemenliği eline alarak Cumhuriyeti de kurmuştur. Bu dünya tarihinde tanık olunan büyük devrimlerden biridir. Türk tarihinin en büyük dönüşümü olan Kurtuluş ve Kuruluş sömürgelerde yaşayan mazlum milletler için de umut, ışık ve örnek olmuştur. Türk milletine en yakışan yönetim şekli cumhuriyettir. Cumhuriyetin bize kazandırdıkları saymakla bitmez. Millet olmak, milli bilincin gelişmesi, yurttaş olmak, eşitlik, din, vicdan ve düşünce özgürlüğü, laiklik, kadın haklarının tanınması, karma eğitim, eğitim imkanlarının bütün yurttaşlarımızın erişimine açılması, bilim, sanat ve kültür, çağdaşlık ve demokrasi… Gurur duyduğumuz kadın voleybol milli takımı başta olmak üzere dünya çapında başarı kazanan kadın sporcularımız, Azizi Sancar, Halil İnalcık gibi bilim insanlarımız, sayısız bilim, sanat ve kültür insanlarımız, cumhuriyetimizin sağladığı olanakların sonucudur.Dünyada ve çevremizde kopan bütün fırtınalara, içten ve dıştan bütün saldırılara rağmen ayakta duran bir devlet ve milletimiz varsa Atatürk’ün koyduğu kurucu değerlerin doğruluğu ve sağlamlığı sayesindedir. Minnet sana, Aziz Atatürk! Ne yazık ki ülkemizde uzun bir süredir bir karşı devrim süreci de yaşanmaktadır. “Keşke Yunan ordusu kazansaydı, keşke Hatay Fransız işgalinde kalsaydı” diyebilen karşı devrimciler önemli mevziler kazanmış, cumhuriyetin kurucu değerlerini tasfiye etmek yolunda hayli mesafeler almışlardır. Cumhuriyetimizin ve milli birliğimizin temel taşlarından biri olan Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu delik deşik edilmiştir. Apaçık medreseler açılmıştır. Eğitim alanında , laik devlet okulları medreseleştirilmeye çalışılmakta, değerler eğitimi ve din öğretimi kisvesiyle, çağdaş ve bilimsel eğitimin yerine itaatkâr, ezberci, sorgulama ve düşünmeyi engelleyen, Türk kimliği yerine “vatansız ümmet kimliği” geçirmeyi amaçlayan çalışmalar yürütülmektedir. Bunlar büyük tehlikedir. Cumhuriyet, eğitime büyük değer vererek bugünlere gelmiştir. Eğitimdeki sapmalarla de cumhuriyet kazanımları geriletilmeye çalışılmaktadır. Bugün; sivil ve yeni anayasa söylemleriyle 100 yıllık cumhuriyetimizin anayasanın ilk dört maddesinde ifadesini bulan temel ve değişmez ilkeleri değiştirilmek istenmekte, kontrolsüz olarak Türkiye’ye doluşan sığınmacılarla da demografik yapımız değiştirilmeye, Türk kimliği yerine adsız ve dinsel özelliklere göre tanımlanan yeni bir kimlik getirilmeye çalışılmaktadır. Bunlar, hem bugünümüz hem de geleceğimiz için tehlikedir. Tehlikenin farkındayız! Hepimizin uyanık olması gereken bir dönemdeyiz.. Atatürk, Cumhuriyeti Türk gençliğine, Türk Gençliğini de “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar yetiştirme görevini verdiği biz öğretmenlere emanet etmişti. Atatürk’ün, tarihin, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk milletinin bizlere yüklediği görev ve sorumlulukların bilincindeyiz. Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatma azim ve kararındayız. Türk milletine Atatürk’ün izinde, bağımsızlık, refah ve sevinç içinde nice yüzyıllar Cumhuriyet Bayramını kutlamayı dileriz. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk! Ne mutlu Türk’üm diyene.” (Cengiz Muhziroğlu)