Dünyada, ülkemizde ve Kastamonu’da basın tarihinden kesitler.
Basının öyküsü…
MÖ bilinmeyen bir tarih…
Dünya üzerinde ilk insan, sosyal bir varlık olarak ortaya çıkar. Yaşadığı alanda kendi hâkimiyetini kurup, işaretlerini sembollerini izlerini bırakmaya başlar.
Muhtemelen şimdilerde emoji diyorlar ya işte öyle işaretlerle anlaşıyorlardı. Aradan zaman geçtikçe insanoğlu da gelişerek iletişim için araçlar arayışına gitti. En kolayı duvar resimleri oldu. Aralarında eli kalem tutan yetenekli kişiler mağara duvarlarını süslemeye başladıkları zaman bilmeden de ilk duvar gazetesini de yayınlamış oluyorlardı.
Yani günlük hayatı, yaptıkları başarılı av öyküsünü mağaradaki duvara resmedenler aynı zamanda ilk foto muhabiri meslektaşlarımız oluyorlar diyebiliriz. Üstelik de dağıtım ve tiraj da fena değilmiş. ‘’Şimdiye değin Avrupa’da 200’den fazla resimli mağara ve 10 binin üzerinde süslemeli nesne ortaya çıkarılmıştır.’’
Artık resimler yeterli gelmeyince, o duvar resimleri, sembollere yazı dediğimiz şekillere dönüşür.
Yazı demişken, yazıyı icat etmelerinin sebebi ilginçtir ki ne edebiyat, ne şiir ne de başka bir sebep olmuş. Söylenenlere göre yazı, ticaretin kayıt altına alınması için gereken ihtiyaçtan doğmuş.
İlk yazılı metin örnekleri Mısır, Çin ve Sümer medeniyetlerinden günümüze ulaşmış.
“Doğrulanmış en eski yazı biçimi, milattan önce 3.500 yıllarına tarihlenen ve Kish tableti olarak bilinen bir kireçtaşı tablet üzerine kaydedilmişti.
Çivi yazısı, eski Orta Doğu’daki en yaygın ve tarihsel olarak önemli yazı sistemiydi. Ve kendi konuşma dilleri olan Assurlular, Akadlar ve Babiller dahil olmak üzere çok sayıda ve farklı kültür tarafından kullanılmıştır.”
Haberciliğin ilk kuralı başkalarına haber vermek…
İnsanlar artık bir şekilde haberleşiyor hatta bunu da kayıt altına alıyorlardı. Geriye tek bir şey kalmıştı bu bilgileri başkalarıyla paylaşmak.
İletişimin ilk ve en önemli kuralı işlemeye başladı.
Paylaşmıyorsan ne önemi var ki?
Bilgiyi paylaşmanın birçok yolunu bulmuş, denemiş insanoğlu. Dumandan başlayarak çok çeşitli araçlar kullanılsa da en uygun olanı yazı olmuş. Bu haber bülteni, gazete işinin de öncülüğünü de birçok şeyde olduğu gibi Romalılar başlatmış. İlk resmi bülten/gazeteyi yayınlamış.
İlk haber toplama ve dağıtma bülteni bir çeşit gazetesi, MÖ 59 yılında 2.000 kopya olarak Roma Senatosunca çıkarılıp imparatorluğun değişik köşelerine dağıtılan Acta Diurna'dır. Fethedilen toprakları, siyasi gelişmeleri, toplumsal olayları ve gladyatör dövüşlerinin sonuçlarını içeren Acta Duirna'yı; okuma bilen Roma vatandaşları yüksek sesle okuyarak okuma bilmeyenlere duyuruyormuş.
Dünyanın diğer köşesindeki büyük imparatorlukta boş durmamış ve Çin’de Tang Hanedanı döneminde dağıtılmaya başlayan Kai Yuan Za Bao adlı saray genelgesi de mandarinlerin başarılarını anlatan bülteni yayınlamış.
Matbaanın keşfiyle tirajı patlayan gazeteler…
Gazete demişken ne demek acaba bu terim.
Fransızca gazette “parayla satılan haber bülteni” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Venedik’çe gazéta “1. kesecik, Venedik devletinde bir para birimi, 2. haber bülteni” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Venedikçe gaza “kese, bir para birimi” sözcüğünden +et° ekiyle türetilmiştir (Kaynak: Liddell & Scott, A Greek-English Lexicon sf. 335)
İnsanoğlu olarak gelişmeye devam ediyoruz, ilk önce konuşmaya başladık sonra yazıyı icat ettik, ilk haber bültenlerini bile hazırladık. Geriye ne kaldı, bunu mümkün olduğunca geniş kitlelere duyurmak. İşte bu epeyce zordu. Okuma yazma bilen sayısı zaten çok az. Üstelik İlk haber bültenleri tek tek elle yazıldığı için hem zaman hem de maliyet çok yüksekti. İşte tam bu sırada imdada bilim yetişti ve matbaa icat oldu.
15. yüzyılda matbaanın keşfi gazete ve dergilerin hızla gelişmesine yol açtı. Johann Carolus'un 1605 yılında yayınladığı aller Fürnemmen und gedenckwürdigen Historie adlı gazetesi kâğıt üzerine basılan ilk gazete oldu.
Gazetenin bize gelmesi çok uzun sürdü.
Osmanlı Devleti'nin ilk resmi gazetesi 1831 yılında yayınlanan Takvîm-i Vekâyi olsa da, 1828 yılında Osmanlı topraklarında Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın girişimleriyle çıkarılan Vekâyi-i Mısriyye gazetesi Türkçe- Arapça yayınlanan ilk gazete olarak bilinmektedir.
Tercümân-ı Ahvâl, İstanbul'da 1860-1866 arasında yayımlanan ilk özel gazetedir.
Matbaa da gazete de bize çok geç geldi.
Mustafa Eski hocamızın “KENT KÜLTÜRÜNÜN OLUŞMASINDA BASININ GÖREVİ: KASTAMONU ÖRNEĞİ” adlı kıymetli çalışmasını okuyorum.
12-13-14 Mayıs 2011 tarihleri arasında Kastamonu Üniversitesi ’de yapılan Şehir ve Felsefe Sempozyumu’nda sunduğu bildiride hocamız, genel olarak basın tarihimize bir göz atıyor. Çok çarpıcı bilgiler sunuyor.
“Türkiye’ye matbaa 1729’da gelmiş, bazı kitaplar basılmıştır.
1860’lardan itibaren gazete ve dergiler toplum hayatına girmiştir. Kastamonu’da matbaa 1869 yılında kurulmuş, 1872’de resmî Kastamonu Vilayet Gazetesi yayınlanmaya başlamıştır. 1908’den itibaren Köroğlu, Zafer, Yeşil Ilgaz, Serbaz, Açıksöz gibi özel gazeteler ile bazı dergiler basılmıştır.
Matbaa Avrupa’da XV. asırdan itibaren kullanılmıştır. 1500’lere gelindiğinde Avrupa’nın yaklaşık 300 kentinde 1700 dolayında matbaanın çalıştığı, 40 bin başlık altında 15-20 milyon kitabın piyasaya sürüldüğü bilinmektedir.
Matbaa, Avrupa’dan 300 yıl sonra, 1729 yılında İbrahim Müteferrika tarafından İstanbul’a getirilmiş ve 17 kitap basılmıştır.
Kitap/Gazete okumayı sevmiyoruz, bu huyumuz ezelden beri hiç değişmemiş.
Bizde henüz matbaa bile yokken 1711 yılında Londra’da 10 gazete çıkıyor ve günde 7.000 adet gazete basılıyormuş.
Aynı şekilde Avrupa’da 1536-1636 yılları arasında 275 bin kitaptan 250 milyon nüsha; 1636-1736 arasında ise 1.225.000 kitaptan 1.1. milyar nüsha basılmış.
1836 yılında İngiltere’de 114 şehirde 274 gazete yayınlanıyor ve sadece Londra’da çıkan 42 gazetenin yıllık baskı 39 milyon. Aynı şekilde Paris’te 59 gazete çıkıyor ve yıllık baskıları 42 milyondu. Bizde ise bu sayılar sadece birkaç bin adetle sınırlı kalmıştır.
Kastamonu’da ilk matbaa, ilk gazete…
Kastamonu'daki ilk matbaa 1868 yılında kurulmuş ve ilk gazete olan Kastamonu gazetesi, 1872'de yayınlanmıştır. 1869’dan başlayarak 1905 yılına kadar 21 adet salname ve değişik kitaplar basılmıştır. İkinci Meşrutiyet’in getirmiş olduğu basın hürriyeti ile birlikte, gazete ve dergi sayısında önemli bir artış olmuştur.
Kastamonu Vilayet Matbaası 1869 yılından 1944 yılına kadar uzun yıllar başarıyla hizmet vermiş; salname, gazete, dergi ve kitap basımı sayesinde bilgi alış verişi hızlanmış; okuyucuların sayısı ve niteliği çoğalmıştır. Uzun süre hizmet veren matbaa 1944 yılında satılmıştır. Ayrıca taştan yapılma 2 katlı matbaa binası da Cumhuriyet Meydanı düzenlenirken ne yazık ki yıkılmıştır.
Resmi yayın olan Kastamonu gazetesinde neler yazıyordu?
Kastamonu Vilayet Gazetesi’nde her türlü haberler, atama emirleri, gelip giden kişiler, kurumların açılışı, çeşitli törenler, toplantılar ve buralarda yapılan konuşmalar, bazı istatistik bilgileri, resmi ilanlar, bağış listeleri, dernek faaliyetleri, araştırma yazıları ve makalelere yer verilmiştir. Bu yazılar arasında şehirde yaşayan Ermeni ve Rum entelektüeller tarafından kaleme alınanlar da bulunmaktadır.
…
İlk özel gazetemiz “Köroğlu…”
Kastamonu’da yayınlanan ikinci gazete İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı olan Köroğlu’dur. 17 Aralık 1908’de yayına başlamış ve 1918 yılına kadar 485 sayı çıkarılmıştır. Haberler yanında araştırma ve inceleme yazılarına yer verilmiş; hemen her sayıda bir makale yayınlanmıştır.
Köroğlu gazetesinde şehrin aydınları, uzmanlar, edebiyatçılar, doktorlar, ziraatçiler, siyasi görüş sahipleri yazılar yazmışlardır.
1909 yılında Serbaz gazetesi yayına başlamıştır. Başlığının altında edebî, fennî, siyasî, mizahî, sınaî bir gazete olduğu belirtilmiştir. Gazete demokrat bir kimliğe sahiptir ve İlin valisini açıkça eleştirmiştir. Basın özgürlüğünü ifade etmesi bakımından önemlidir.
1910 yılında yayınlanmaya başlayan Nazikter gazetesi çeşitli aralıklarla 1929 yılına kadar devam etmiştir. Şule ve Ilgaz gazeteleri 1911’ de çıkmış, aynı yıl kapanmışlardır.
1911 yılında Hürriyet ve İtilâf Fırkası’nın yayın organı olarak Zafer gazetesi yayın hayatına başlamıştır. Zafer siyasî, edebî ve iktisadî bir gazete olduğu kadar aynı zamanda bir muhalefet gazetesidir.
Köroğlu gazetesi 1918 yılında kapanmış ve onun yerine 15 sayı devam eden Yeşil Ilgaz çıkarılmıştır.
En önemli gazetemiz yayında “Açıksöz”
Kastamonu’da çıkan gazeteler içinde en önemlisi Açıksöz’dür. Bilindiği gibi Millî Mücadele hareketi başladıktan sonra Mustafa Kemal Paşa, Kuvayı Milliye yanlısı gazetelerin çıkarılmasını istemiştir. Açıksöz 15 Haziran 1919 günü yayın hayatına başlamış ve 1931 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir. İlkin haftada bir gün ve iki sayfa, daha sonra haftada iki gün ve nihayet her gün yayınlanmıştır.
İstiklâl Marşımız ilk kez Ankara’da Sebilürreşat dergisinin 17 Şubat 1921 tarihli nüshasında yayınlanmıştır. Bundan 4 gün sonra da 21 Şubat günü Açıksöz’de neşredilmiştir.
Kastamonu gibi birçok taşra ilinde II. Dünya Savaşı sonrasında yerel basının ağırlığı azalmıştır. Haberler dışında araştırma ve inceleme yazıları pek görülmemektedir. Diğer yandan İstanbul gazetelerinin taşra illerinde büyük revaç görmesi mahallî gazetelere olan ilgiyi de azalmıştır.
Kastamonu ‘da yerel basının kent kimliğine katkısı
Kastamonu basının en verimli çağları 1882- 1930 yılları arasını kapsamaktadır.
Bu süre içinde, özel gazetelerin de çıkmasıyla birlikte II. Meşrutiyet sonrasının daha verimli geçtiği; yazıların içerik ve nitelik bakımından yüksek düzeyde olduğu görülmektedir. Yine bu dönem de şehrin entelektüel insanları yazılarıyla halkı bilgilendirmişler; bilgiyi paylaşmışlar, toplumsal sorumluluklarını yerine getirmişlerdir.
Kastamonu basını, kent kültürünün oluşmasında görevini yerine getirmiştir
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü
Kastamonu yerel basınında yer aldığım yaklaşık 20 yıl boyunca birçok olaya şahit oldum. Fotoğraf makinemle o anları kayıt altına alıp, yazılarımla duygularımı paylaşmaya gayret ettim.
Tüm bu haberler, olaylar acısı tatlısı ile hayatımda derin izler unutulmaz anılar bıraktı.
Köklü dostluklarımıza vesile olurken, yaşayan kent kültürüne yakından tanık olma şansı verdi.
Basın camiası olarak kaybettiğimiz gazeteci dostlarımız, arkadaşlarımız, kardeşlerimize çok üzüldük, aramıza yeni katılan gazeteci gençlerimize sevindik.
Kapanan her yerel gazeteyi kaybedilen bir kent hafızası olarak bildik, yayın hayatına yeni atılan her basılı medya için umutlandık.
Sahada elinde kalemiyle, fotoğraf makinesiyle sadece haber değil bu kentin kimliğine, hafızasına, tarihine katkıda bulunan tüm basın mensubu meslektaşlarıma sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Son söz;
Hep siz tarihsel olayları yazıyorsunuz, ama biliyorum ki tarih bir gün sizi de yazacaktır.
Cebrail Keleş/ Balıkçı Şef
09 Ocak 2025 - Kastamonu